Letonya faciası sonrası bu maça çok büyük umutlarla gelmedik işin doğrusu.Net bir ekolü olan Sırplara kaşı asla ekolü olmayan bir takım olarak zaten 1 adım gerideydik.Bazen savunmada kazanılan toplarla yapılan hızlı hücumları ekol olarak anlatanlar da oluyor ama bu gerçek değil çünkü bunu dünyadaki tüm takımlar yapıyor.Yani rakibi az kişi yakalayıp avlamak.Ekol, yarı sahaya nasıl geldiğiniz,hücuma nasıl yerleşip hangi gözle görülen mantık ile hücuma başlayıp,ne kadar sabır gösterdiğiniz ve hücumda hangi silahları kullanmak üzere hazırladığınız kadro yapısını ifade eder aslında...çeşitlendirebilirsiniz..çift uzun oynamak,4 kısa oynamak gibi...Mars'ta yaşayanlar bile Sırbistan'ın ne oynayacağını biliyor ama biz kendi takımımızın ne oynayacağını ya da ne oynamaya çalıştığını bilmiyor ve anlayamıyoruz...genelleme yaptım...bu geceyi kastetmiyorum..o yüzden 22 yıldır basın-medyada hep bunu yazar ya da TV'lerde söylerim...ben 60 yaşına geldim ama bizim hala tarifimiz bile yok...bırakın ekolü filan...
Öncelikle guard yetiştirmeyip ışık hızı ile yabancı guard devşiren ve bunu ekol sanan bir ülkeyiz...üzücü yani !!!
Sadece kaos Basketbolu ile efsane olamayız...2-3 maç kazanırız o kadar.Ama Dünya Şampiyonalarını ve OlimpiyatlarıTV'den izleriz.Bunu değiştirmek için ülkece çok çalışmalı ve en önemlisi inanmalı ve çaba göstermeliyiz.Yoksa sadece Koç değiştiririr yola devam ederiz...hepsi o kadar...
Micic oynadı ama sakatlığı kafasında yok etmediği için sadece oyunu kurup sorumluluk almadı.Bunu değerlendiremedik ne yazık ki...Gerçek oyun kurucu yoksa set oynayamazsınız...sadece eline gelen atar...göle maya çalmak gibi..bu geceki yenilgiyi kimseye bağlamayıp yapmamız gerekeni yapmalıyız...yani oyuncu yetiştirmeli,oyuncu yetiştiren kulüpleri ödüllendirip kapanmalarını engellemeli,dünya çapında taramalar yapmalı,Türkiye'de öncelikle oyuncu yetiştirecek,bu işten gerçekten hak ettiği parayı kazandığı için işine dört elle sarılan altyapı Koçları üretmeliyiz.Son yıllarda alt liglere düşüp yukarı gelmeye çalışan Milli Takımlarımız var...nasıl bu hale geldiğimizi araştırmalıyız..yoksa Cedi attı,Larkin top kullanmadı,parkeye su damladı,ışıklar yetersiz ve salon soğuktu gibi şeylerle vakit tüketiriz...köprüden önceki son çıkışa konsantre olmalıyız....yani hikayeyi bırakalım artık !!!
Bu akşam tren epey uzaklaştı.Sonraki 2 maçlık seri yani Sırbistan deplasmanı ve Letonya ile İstanbul'da oynayacağımız 2 maçı da kazanıp averaj yakalamamız gerekecek.Bu saatten sonra bu olasılık çok çok zor görünüyor.Dünya Şampiyonası ve dolayısıyla Olimpiyatlar bize epey uzak duruyor...Eurobasket ilk hedef olsa da diğer ikisi büyük hedefler bence...
Eğer oyuncu yetiştiremiyorsanız büyük hedefiniz yoktur..yetiştirmek için ne yaptığınız önemlidir.Yeniden 3+2 kuralı gelirse biraz umutlanabiliriz.Ancak sahaya 5 yabancı 7 yerli ile çıkıp 'Yabancı adedini minimize ettik' derseniz sadece kendinizi aldatırsınız.Çünkü bir çok takım 40 dakikanın 35 dakikasını o 5 yabancı ile oynuyor !!!
Dilim döndüğünce anlatmaya çalışıp görevimi yaptım.Naçizane tabi ki...şimdi herkesin kendi görevini en iyi şekilde canla başla yapması gereken dönemdir...sonra çok daha fazla üzülürüz...
Basketbol hayattır...yaşatalım