"EuroBasket" Eleme Grubundaki 3.maçımızda Hırvatistan'a da 79-62'lik skorla yenilince şampiyonaya gitme hayallerimizi,özellikle bu pazar günü Hollanda ile oynayacağımız yılın son kader maçı ile gelecek yıl oynayacağımız ve rakiplerimizin de kendi aralarında yapacakları diğer karşılaşmalara bıraktık.
Grubumuzun favorisi Hırvatistan karşısında aldığımız bu farklı yenilgiden çok oynadığımız oyunun hiç de iç açıcı olmamasından dolayı kendi kendimize "NEREYE GİDİYORUZ?" sorularını sormaya başladık.2001'de Avrupa ve 2010'da Dünya İkinciliklerine ulaşmış basketbolumuzun son yıllarda yaşadığı bu büyük sıkıntıdan nasıl kurtulacağı da ayrı bir merak konusu.Elimizde ne yazık ki sihirli bir değnek de yok.Olsa da bu sorunu bu sihirli değnekle kökten çözmek de pek mümkün görünmüyor.
Eleme grubu maçlarının kura çekiminin ardından rakiplerimizi değerlendirirken Hırvatistan ile grup liderliği mücadelesi yapabileceğimizi söylemiş,Dünya hatta Avrupa Basketbolunda söz sahibi bile olmayan Hollanda ve İsveç'i kendimize rakip olarak dahi görmemiştik.Ama görmeliydik.Çünkü rakiplerimiz doğruyu yapıyorlardı.Yani boş durmuyorlar,elit oyuncular yetiştiriyorlardı.Bizler ise 2001 ve onun devamındaki 2010 organizasyonlarından sonra ne yazık ki elit oyuncular yetiştirelim diye bir gayret içinde bulunmuyorduk.Nasıl olsa bizim NBA'de forma giyen oyuncularımız var,onlar gelir,oynar,maçları kazandırır ve hep birlikte mutlu olmaya devam ederiz diye düşünüyorduk.Süper Lig koçlarımız da günü kurtarma düşüncesiyle yabancılara bel bağlayıp gençlerimizi kenarda tutmaya devam etmelerinin yanı sıra Gençler Ligi'ni Milli Takımımıza oyuncu yetiştirecek bir fabrika haline dönüştüremeyince kaderimize de razı olmaktan başka bir çaremiz kalmıyordu.Ve öyle de olmaya devam ediyor.
Hırvatistan karşısında yaşadığımız çaresizlik hepimizi gerçekten çok üzdü.Sporda kazanmak veya kaybetmek önemli görülse de asıl önemli olan mücadeleyi sonuna kadar sürdürmektir.Hırvatistan karşısında ne yazık ki bu mücadelenin uzağında kaldık.Rakibimiz karşısında neyi doğru yaptık derseniz,inanın bunun cevabını verebilmek,BEŞ BİLİNMEYENLİ BİR DENKLEMİ çözebilmek için büyük bir gayret sarfetmekten çok daha güç.Bu maçta en büyük kazancımız nedir derseniz ? Tek kelime ile 18 yaşındaki uzunumuz Alperen Şengün derim.Alperen,müthiş bir enerji ortaya koydu,rakibin uzunları ile boğuştu,ribaund aldı,sayı attı,kısaca kendisinden beklenilenin çok üzerinde oynadı.Ancak bu gencimizde de fundamental eksikliği dikkatlerden kaçmadı.Bunun karşısında Eski Yugoslavya ekolünden gelen Hırvatistan takımının oyuncularının fundamental düzeyinin ne kadar üst seviyede olduğunu görünce bir kez daha tbf'yi göreve davet etmek istedim.Söyleye söyleye adeta dilimizde tüy bitti."Usanmadan bir kez daha tekrarlayalım".Vakit geçirilmeden Fundamental uzmanları olan Sırp veya Hırvat basketbol koçlarının Milli Takım oyuncularını elit hale getirmelerine imkan sağlanmalıdır.Aksi halde kaçan treni yakalamak mümkün olmayacaktır.
3'te 3 yenilgiyle yol aldığımız elemelerdeki 4.maçımızda pazar günkü rakibimiz;Hollanda...Rakibimiz ile adeta "YA TAMAM,YA DA DEVAM"maçına çıkacağız.Elemelerin kura çekiminin ardından grubumuzda liderlik mücadelesi yapacağımızı düşünürken,şimdi aman son sırada yer almayalım,hiç olmazsa üçüncülüğe tutunarak şampiyonaya gidelim diye hesaplar yapıyoruz.
Ne dersiniz,NE GÜNLERE Mİ KALDIK ACABA?